Bilecik’teki Gedikkaya Mağarası’nda adak çukuru bulundu

Bilecik’in İnhisar ilçesindeki Gedikkaya Mağarası’nda yürütülen arkeolojik kazıda nezir çukuru bulundu.

Hars ve Turizm Bakanlığı Firez Varlıkları ve Müzeler Umumi Müdürlüğünün izniyle Bilecik Müze Müdürlüğünce İnhisar’a 1 kilometre uzaklıktaki mağarada başlatılan kurtarma kazısı sürüyor.

Bölgede 180 metre derinlikte, kestirmece 20 metre faikiyet ve 30 metre genişliğindeki mağarada madun ve dal koyulmak için iki bölümde dirim izlerine rastlandı.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Fen Literatür Fakültesi Kazı Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Solgun’nın bilimsel danışmanlığında devam fail düzentileme, nahiye arkeolojisine çerağ tutuyor.

Kazıda, diyoritten (kayaç çeşidi) işlenmiş müstevi teber, aksan, öğütme ve ahali taşları, dilgiler (taş çıpır), kazıyıcı, ok ve cıda ucu, aşılama boyaları, ağırşaklar, kevgir keramikler (çanak kumkuma), biz, etkileyici, mablak (kurca aparatı) kadar mütenevvi mızrap aletler, malakitten aynı külte ve boncuk zaman ışığına çıkarıldı.

Ayrıca, mağarada gerçekleştirilen taş ve ahşap işçiliği, madencilik, tekstil gibi konuşma kollarıyla ilgili makro bilgilere ulaşıldı.

Mermer kap parçaları, Ege dünyası ile ilişkilendirilen mimarlık kalıntılar, mevcut esas kaya ve kireç taşı bloklarına akıllıca şekilde ilhak taş sıraları ve kil topakları ile oluşturulan hayat birimlerine, silolara, ev yerlerine rastlanan mağarada sonuç olarak Epipaleolitik Dönem’e, milattan geçmiş 14500’lere tarihlenen adak çukuru tespit edildi.

Avcılık ve toplayıcılıkla hayatlarını idame ettirmişler

Bilecik Müze Müdürü Harun Küçükaydın, AA muhabirine, radyokarbon analizlerinde mağarada aşina yer erken herif izlerinin 16 bin 500 yıl öncesine dayandığını, milattan evvel 7000 ila 5000’li yıllara ilgili çok sayıda buluntulara rastlandığını söyledi.

Kazıda koskocaman bulgulara ulaştıklarını belirten Küçükaydın şöyle bitmeme etti:

“Bunlardan biri, esas in odasına geçişte açığa çıkarılan adak çukuru. Bu nezir çukuru zarfında kısmen kenarlı bir stalagmit açığa çıkarılmıştır. bahis konusu dikiti, Yakın Şark Neolitik kültürleri ile ilişkilendirilebiliriz. Adak çukurunda kâin taştan stilize namına şekillendirilmiş oturan kayırıcı heykelciği ise Avrupa Ense Paleolitik in sanatından bilinen Kervan Yıldızı heykelcikleri ile Anadolu Neolitik kültürlerinden tanıdık ‘asıl tanrıça’ heykelcikleri ortada benzeri bandaj oluşturmaktadır.”

Küçükaydın, mağaranın vadi aldığı Gedikkaya mevkisinde kısaca 500 hektar tepelik alanda insanoğlunun avcılık ve toplayıcılıkla hayatını idame ettirdiği bilgisini verdi.

Kazı çalışmalarında, kültürel bire bir birikimi kanıtlayan kazı bilimsel ve budun bilimsel kalıntıların belirtik şekilde görüldüğünü vurgulayan Küçükaydın, “Başta Gedikkaya Mağarası’nda doğmak için İnkaya Tepesi’nde hafriyat ve belde düzenlemesi çalışmalarının, alanın UNESCO Dünya Firez Mirası Listesi’nde kayran alması yerine haddinden fazla yetişkin sonuçlar doğuracağına tek tereddüt yoktur. Bu bağlamda öncelikle mağaranın turizme açılması gerekmektedir.” dedi.

Küçükaydın, mağarada tenvirat, dolaşma yolları kabilinden çalışmaların arkası sıra bu bölgeden başlayıp İnhisar’a büyüklüğünde yolculuk rotası oluşturulabileceğini dile getirdi.

Yarım ay biçiminde taş sıralarıyla çevrelenmiş nezir çukurunun içi sonraları doldurulmuş

Kazının bilimsel danışmanı Doç. Dr. Bahir Soluk ise mağarada, Cümudiye Çağları sonuna balya mevrut önceki yerleşimin milattan ilk 14500 ila 13500 yıllarında olduğunu, bunun çok sadık ölçüde açığa çıkarılabildiğini bildirdi.

Gedikkaya Mağarası’ndaki çalışmalarda elde edilen buluntuların yeryüzü er olanının 16 bin 500 yıl öncesinden kaldığını belirlediklerini anlatan Solgun şunları kaydetti:

“Çok bir iki bilgi sahibi olduğumuz bu periyot, Avrupa Üst Paleolitik kültürlerinin Balkanlar, Kafkasya ve Akdeniz’e yayıldığı benzeri süreçtir. Elan açık alanda yapılacak kazı çalışmaları Gedikkaya’nın bu yayılım içindeki yeri ve Cümudiye Çağları sonundaki herif hareketliliğinin öncesi hakkında daha fazla konkre marifet sunacaktır. Bununla beraber 2022 yılında bahis konusu süreçle münasebetli yerine mağarada bire bir nezir çukuru ortaya çıkardık. Etrafı terbi biçiminde taş sıralarıyla çevrelenmiş çukurun içinde tabii tekstil bire bir dikit açığa çıkardık. Stalagmit kısmen işlenerek ayrımsız stel görünümü verilmiştir. Çukur olasılıkla sonraları kapatılmıştır. Çukurun içindeki buluntular serencam etap önemlidir ve tarih öncesi arkeolojisi açısından haddinden fazla kullanılmamış ve sıra dışı veriler içermektedir. Bunlardan biri, taştan tıpkısı heykelciktir. Oturur vaziyette stilize edilmiş heykelcik, bacakları iki yana küşade olarak betimlenmiştir. Yakın Şark Neolitik kültürleri amacıyla karakteristik olan tıpkı asıl mabude heykelciklerinin taştan ve stilize aynı örneğidir. Bu bağlamda mağaradaki çalışmalar Küçük Asya tarih öncesi arkeolojisi bağlamında literatüre eskimemiş katkılar sağlayacaktır.”

Share: