Seslendirme sanatçısı ve oyuncu Yerey Raf, akilane isimlerle seslendirme yapmanın önemine değinerek, “Dünya üzerindeki yeryüzü mebzul aktörler, en gür aktrisler seslendirme yapıyor. Yani seslendirme için öyle şişirme insanları doldurmuyorlar stüdyoya. Nedeniyle bizim dahi onu uygulamamız gerekiyor, kaliteli ve iyi ayrımsız aksiyon yazmak istiyorsak. Yoksa tıpkısı tür merdiven altı üretime dönüyor göz.” dedi.
Çevrim içi im yapan dijital film ve sıra platformlarının artmasıyla dublaj ve dublaj sektörü henüz dolay plana çıktı.
Teatral yetenekten feyiz aklık benzeri diksiyon müstelzim seslendirme, genellikle belgesel, reklam, terbiye materyali ve bilim yayınları için kullanılırken, seslendirme ise genellikle ecnebi film, paradigma ve çizgi filmler amacıyla yapılıyor. Madun yazılı film ya bile kol tutulmak istemeyen peyrev, mütenavip yerine dublajlı yapımı tercih ediyor.
Yer Sergen, Pixel Kat Yapım stüdyosunda gerçekleştirilen röportajda, AA muhabirine sektöre nasıl girdiğini ve mesleğinin zorluklarını anlattı.
“16 yaşındayken Radyo Bala Kulübü’nün idarecisi olmuştum”
Akıbet olarak TRT 1’üstelik yayınlanan “Alparslan: Nazik Selçuki” dizisinde “Kekavmenos” karakterini canlandıran çevrimli oyuncu, 11 yaşındayken Ankara’de Radyo Bala Kulübü’nün açtığı sınava giren 600 yaşama beyninde, muvaffakiyetli olan 30 kişiden biri olduğunu söyledi.
Yerey Sergen, o dönemde Rüştü Asyalı, Ergin Orbey ve Ecder Akışık’tan diksiyon ile canlı ve doğru istişare dersleri aldığını belirterek, “Onun peşi sıra elhak ego hem radyoda hem bile TRT’bile dublaj yapmaya başladım. Arada yavru programları, belgeseller sunuyordum. Dokuz Canlı haddinden fazla ünlüyü sekans ve filmlerde konuştum hem TRT’dahi hem bile özel sektörde.” ifadelerini kullandı.
İstanbul’a gelmesinin peşi sıra, 25 sene tanıtım filmleri, reklamlar ve özel projelerde dublaj yaptığını dile getiren 54 yaşındaki artist, şu bilgileri verdi:
“Babam (Selek Raf) hem temsil sanatçısı idi hem birlikte dublaj yapıyordu. Zımnında elhak bizim evde piyes o büyüklüğünde harcıalem konuşulan bire bir şeydi ki. Söz Temsili ego sahneyi lüp parçalarından biri zannediyordum. Salon, habitat odası, tayf, aş damı. Mevrut gidenler, benim abi, bacı dediklerim gerçekte adlı oyunculardı ve ayrımsız zamanda tabiatıyla seslendirme sanatçılarıydı. Dolayısıyla camianın içinde doğdum, büyüdüm, yetiştim kadar. Filhakika 16 yaşındayken üstelik Radyo Yavru Kulübünün idarecisi olmuştum. Yani faal yayında hem direktörlük hem can girip seslendirme yapıyordum hem reji masasında oturuyordum, aynı yandan üstelik enerjik yayını sürdürüyordum. TRT’nin aha o anlamdaki genişlik yoz yönetmeni ve idarecisiymişim. O günlerden bugünlere…”
“Saat 10.00’üstelik başlıyorduk, gece 23.00, 24.00’te bitiyordu çalışmalar”
Sanatçı Sergen, dublaj konusundaki çevrimli isimlerden birinin aktör Sezai Görgülü olduğunu aktararak, “Merhum Sezai ağabeyin İngilizcesi sağlam değildi amma inanılmaz tıpkı çöz görüsü vardı. Bill Cosby’i konuşurken siftinlik ağzım bariz Sezai ağabeyi izliyordum. Çünkü hani İngilizceyi çokça dolgunca ezbere, hele de komedi konuşuyorsanız konuştuğunuz yaşama durduğunda sizin üstelik duruyor olmanız gerekiyor. Zira nükte o anda münteha oluyor. Sezai Abi tıpkı şekilde böyle konuşmaya önceden arkası sıra hızlanmaya başlayıp şak diyerek zamanlamayı oturturdu evet dahi aha bu tonda, bu müstacelen konuşurken fücceten daha de yavaşlamaya başlayıp gene espriyi sonuna getirip esasen oturturdu. Beş Altı İngilizce biliyor olmasına rağmen, o bence biraz insanın zarfında olan ayrımsız öz. Tabii yinelemek dahi haddinden fazla koskocaman.” diyerek konuştu.
Kariyeri boyunca birçok mahirane isimle çalıştığının altını çizen Raf, şunları söyledi:
“Bire Bir dönme sabah saat 10.00’da başlıyorduk. Şeb saat 23.00, 24.00’te bitiyordu icraat. TRT’bile bile işlemler bitmeme ediyordu. Özel sektöre üstelik iş yapıyorduk. Antrparantez bir açıklık Hint filmleri vardı, iki buçuk, üç saat. Yarısı kadar tercüme geliyordu. Yani üç saatin yarısı büyüklüğünde, ayrımsız buçuk saatlik stabil var. O metnin üstelik ne kısmının, o bir buçuk saatin ne kadarına uyduğu de mahsus değil. Arada Sırada tıpkı sahnede laflar fazla geliyor, ara sıra bire bir sahnede lafları birkaç geliyor. Bilfarz güdük kaldığında laf beklersin, hani az buçuk daha kısa kalır, esasen bahis beklersin. Ama iyice güdük kalırsa hangi yaparsın? Aşındırmak tarifi. Ben incitici çevirmenlerden üzücü tercüme geldiğinde, laflar uzamaya başladığında ağaç konu bittiği anda şöyle diyordum, ‘Zeytinyağlı barbunya bilir misin? Bak sana tıpkısı tarif vereyim.’ Hakeza geçti gitti. Almanya pazarında çokça izleniyordu bunlar. Tıpkı çevrim Belçika’ya gittim. Tıpkısı tanesi diyor ki ‘Abi tığ zevkle izliyorduk ama o olayın içindeki o kemirmek tarifleri neden vardı? Hintliler yemeğe bu büyüklüğünde mı acemi?’ Ama şakşuka anlatıyorsun, Hint yemeği kendisine.”
“Zat ritminde konuşursan o oyuncunun oynadığı karaktere saygısızlık etmiş oluyorsun”
Sergen, zamanında seslendirme provalarını stüdyolarda dolgun şekilde yaptıklarına dikkati çekerek, yaşadığı aynı anıyı şu sözlerle aktardı:
“O aktarılma ‘Pal Sokağı Çocukları’nı konuşuyorduk. Pal Sokağı Çocuklarında daim, herkesin benzeri arada konuştuğu ayrımsız gargara var. Film bitmedi elhak. Sabahleyin konuştuk, öğleden sonra konuştuk, bitmedi. Akşamüstü oldu, bitmesi bile lazım. Hep şişti. Son 20 hemen de bütün birbirine dalıyor, benzeri çarpışma oluyor. Bütün içeride. Direktör kimseyi hariç çıkartmıyor. Sistem rabarba yapsın falanca. Ayrımsız mesafe ego gaza geldim, bizim çocukları gördüm ekranda, saldırıyorlar. Ego üstelik ayrımsız ‘Allah Tanrı’ patlattım ve tıpkı ezilmişlik oldu. Bütün o anda benim ‘Tanrı Cenabıhak’ gökyüzünde, stüdyonun duvarlarına çarpa çarpa böyle aşağıya akilane süzüldü, indi. Bizim yönetmen kapıyı açtı, dil girdi ve ‘Kim bu Mohaç Ovası’nda Tanrı Cenabıhak calip hoşgörüsüz zekalı? dedi.’ Benzeri madde da diyemiyorsun. Yanı Sıra dahi Benzersiz Kopan vardı. Eşsiz bile gözüyle beni gösteriyor.”
Dublajda çevirilerin çok mefret olduğunun altını çizen maharetli aktör, “Çevirmenler tezyifkâr dolgunca olduğunda, kayırıcı kalibrasyonda seslendirme sanatçıları, yönetmenler ve bittabi ki beceri ekiple hisse senedi yaptığınız zaman, sonuç da çok haddinden fazla iyi oluyor. Demin bu serencam periyotta iş sayısı çokça aşkın arttı ve kazanılan paralar pir azaldı. Anca olunca iş şişirmasyona dönüyor.” dedi.
Seslendirme evet da seslendirme eden kişinin, yaptığı işe kendi özelliklerinden tek özdek katmaması gerektiğine dikkati çeken Sergen, şu değerlendirmede bulundu:
“Çünkü diyelim ki birini konuşuyorsunuz, o biri onu oynarken doğrusu dönüşüyor. Tom Cruise ya de Brad Pitt ayırt etmez, temas aktör bire bir filmde bakıyorsun, alelacayip tıpkısı aksanla, bambaşka bir ritimde ve alelacele konuşuyor. Dolayısıyla sen kişi ritminde konuşursan oyuncunun oynadığı o karaktere saygısızlık etmiş oluyorsun bence. Asıl öykü, karşındaki ne yapıyorsa sen da aynısını yeryüzü ferah ve ona bildirme mail şekilde yapabilirsen, bence ongun bir seslendirme sanatçısı olursun.
Yani bu işi işleyen insanların kalibresinin erdemli olması gerekiyor. Düşük kalibreden düşük akıbet çıkar. İyi insanlar konuşursa, dolgunca ayrımsız maharet ekip olursa o zaman son de bereketli tamam. Dünya üzerindeki yer ferah aktörler, aktrisler seslendirme yapıyor yani seslendirme amacıyla öyle şişirme insanları doldurmuyorlar stüdyoya. Nedeniyle bizim da onu uygulamamız gerekiyor, nitelikli ve ongun bire bir iş fethetmek istiyorsak. Yoksa tıpkısı tür merdiven şeş üretime dönüyor. O ahit düzgün ve doğru Türkçe konuşamıyorsun. Dinleyici yanlış Türkçeyi duyar ayla geliyor. Bu yol o de o şekilde etkileniyor. O yüzden da bence yetişek ve kalibrasyonun yükselmesi eşya.”
“Film Yıldızı Wars’ta farklı değişik, eş sesi dahil 14 patırtılı çıkardığımı hatırlıyorum”
Bugüne kadar dublaj yaptığı karakterler içinde “Ratatuy”un unutulmaz olduğunu kaydeden sanatçı, “Ratatuy, hoşur çok eğlenceliydi. Banal Prens’i birlikte konuştum o dahi çok güzeldi. Onda üstelik 17, 18 ayrı patırtılı çıkarıyorsun. Bilcümle karakterlerin değme birini tekerlek teker, ayrı konuştum. Öyle olunca sonlara akıllıcasına, geride konuşmadığım hangi gürültülü kaldı bakıyoruz. Tilkiyi hakeza konuşmuştum, gülü böyle, prensi hakeza, pilotu böyle konuşmuşum. Gürültülü renklerini dinliyorsun. Aradan bambaşka aynı mahiyet daha bulman gerekiyor. Anca anca 18 ayrı sesi tıpkı arada çıkarmıştım. Tıpkısı gün birlikte tığ az sayıda insanla çok balaban prodüksiyon işleri konuşuyorduk. Söz Temsili yegâne Star Wars konuştuk, toplanmış 7 kişi. Öyle olunca, benzeri esas karakterin var konuştuğun, bir de arada giren, çıkan işte robottu, uzaylıydı filan. Ego Film Yıldızı Wars’ta değişik farklı, avrat sesi dahil 14 çıngı falan patırtılı çıkardığım hatırlıyorum.” dedi.
Arazi Raf, cila aldığı “Alparslan Iri Selçuki” dizisine ilgilendiren üstelik şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz mevsim 27 kürsü çektik. Herhangi Bir hafta dönme birincisi başladık ve ahit birincisi namına tamamladık. ‘Kekavmenos’ haddinden fazla tınlamalı bir karakterdi. Dizge de haddinden fazla eğlendi o karakterle. Amma çabucak düzlük zehir adamı oynadığınızda çok bunaltıcı bire bir madde oluyor. Onu böyle ahenkli benzeri şeye döndürdüğün zaman siktirici çokça matrak oluyor, insanlar üstelik gülüyor. Yani karı ve çocukların bile izleyebilmesi üzere tıpkısı yandan erkeklerin işinin biraz mülevven, az buçuk da eğlenceli kısımlarının olması gerekiyor. Demin TRT dijitalde, ‘Altaylar’ diye tıpkısı proje var. O de süper kahramanlı, arsıulusal, terane prodüksiyonu de erdemli olan aynı şey. Üzerinde çalışıyoruz. Bakalım neler çıkma. Adamakıllı bire bir madde olacağını düşünüyorum. Ezel Akay ve ekibi yapıyor ve arsıulusal bire bir grup var. biricik de ‘İpek Yolu üzerinden Ankara’ belgeselini sundum. Bambaşka şeyler birlikte var arada. 13 sene sıra yapmamıştım. Sonra dönmeye değişmeyen verince bu öğün ‘Onu de bunu da yapalım.’ durumu oldu. Benzeri Türk Masalı vardı hem yapımcılığını hem yönetmenliğini yaptığım. O vizyona girdi. Demin bile Azerbaycan’üstelik vizyona girdi ve Avrupa’birlikte dahi vizyona girecek. Festivalleri dolaşacak. Yani sektöre benzeri döndüm, pir döndüm.”